Çağın hastalığı. Sosyal medyanın uğruna yıkıldığı olay. Özellikle de tribi yerinde genç bayan arkadaşların, eski sevgililerinin arkasından yazdıkları hüzünlü yazılar, yeri geldiğinde beni bile depresyona sürükleyecek oluyor ki 'Senin neyine lan depresyon?' diyor iç sesim ve paçayı kurtarmayı başarıyorum. Depresyon ruhuma ters, mümkünse uğramasın da zaten. Amin. Evet.
Bugünün konusu nasıl? Beğendik mi? Hoş beğenmeseniz de yapacak bir şey yok, o kadar yazdık yani ayıp ama. Sanki silcem depresyona girip, heh.
Ehem! Neyse. Geçen yine Facebook üzerinden yaptığım rutin gezilerden birinde keşfettim ki, popüler sayfalardaki en çok beğeni alan yazılar ya gerçekten komik paylaşımlar olmuş, ya da böyle bir yalnızlık üzerine falan ne bileyim, depresif yazılar olmuş yani. Dedim ki kendi kendime, evet Çaylak, bu tam senlik bir konu. Neden? Çünkü çok şükür genelde depresyona girmem, girmemle çıkmam bir olur, girer gibi yapıp yırtarım ya da ortalıkta tey tey gezerim. Kısa özet geçiyorum, genelde neşeli gezinirim ortalıkta, maşallah. Nazar değecek falan olursa ilk yapacağım şey bu yazıyı kaldırmak olacak, evet.
Aslında depresyon söz konusu olunca nasıl bir resim koymam gerektiğini de bilemedim. Ama şu klasik, başını elleri arasına almış adam/kadın resimleri vardı her yanda. Bakmak bile içimi baydı yeminle. Resmi bile bayıyor, kendisi olsa ne olurum düşünmek bile istemiyorum.
Öyle iç karartıcı resimlere bakmayacağız ve şöyle resimlere bakacağız.
Resim şu sayfaya ait, illa ki gülmek istiyorsanız girin derim ben, site için tıklayın.
Hemen araştırma konularına giriştim tabii çok değerli ben. Kendime sordum. "Oğlum acaba bu insanlar niye depresyona giriyor?"
Gerçekten çok zor zamanlar geçirip de depresyona girenlere değil de, saçma sapan sebeplerle depresyona girenleri düşündüm daha çok. En büyük olasılıklı cevap da gün gibi ortadaydı hani. Az önce bahsettiğimiz eski sevgili şeysileri. Peki bu problemin çözümü ne? O da gün gibi ortada, sevme yani. Git okulunu oku adam gibi, sonra işine de başla, hele bir eline para geçsin, bak o zaman eski sevgiliyi falan düşünüyor musun. Çözüm tabii ki de çok basit. Tabii uygulayabilene.
Onun dışında da orta okuldayken ben, herkeste bir asi olma çabaları vardı. Jiletle kolunu bacağını çizenler çok olmuştu, hatırlıyorum. Yani depresyon takılmak modaydı bir zamanlar. Kendimi nasıl kurtardım o ortamdan, bilmiyorum ama sağlam çıktığım söylenebilir.
Şimdi görenler diyecek: "Bu ne alaka be?" Cevap veriyorum, evet sayın seyirciler! Resimleri Google Görseller'den arayıp buraya ekliyorum ve 'ergen' yazdığımda karşıma bu çıktı, ben de amacımın 180 derecelik sapma açısını hesaplayıp yerlere yattım, evet. Ergen ergen güldüm.
Konuya dönecek olursak da eğer, nasıl çıkacağız bu depresyondan? Gül, eğlen be kardeşim! Ya da bütün hıncını en hüzünlüsünden şarkılardan çıkar! Ne gerek var yani güzelim hayatın içine etmeye?
Güzel hobiler edin, gitar kursuna yazıl ve hiç güzel olmaya sesinle şarkı söyle. Hatta karate öğrenmeye başla! Diplomalı adam döv, kimse bir şey diyemesin! Al sana en güzel depresyondan kurtulma yolu!
Ne demiş şair? Hayat sevince güzel, sevince güzel her şey, dıtdırıtdırıt dıt dıt dıt. Ehe, şarkıları yarım yamalak ezberleyip bir deniz kenarında, bir parkın ortasında, şehrin en işlek noktasında bağıra bağıra söyle. Hiç tanımadığın insanlara rezil ol! Bu bile ne güzel bir şey mesela! Gerçi bu dediğim filmlerde olsa 'Adam çok havalı yaa.' diye tepki alır, ben yapsam kıro olurum. Tamam, neyse.
Uzun sözün kısası, bu son cümleyi okuyup bütün paragrafı kavrayacağını sanma ve baştan sona adam gibi oku. N'olur kadeşim okusan yani?
Çaylak yazdı.



Hiç yorum yok:
Yorum Gönder