1 Kasım 2013 Cuma

İnsanlık nasıl kaybedilir? (Shingeki No Kyojin)

Share

Kan tutan izlemesin!

Evet, evet, evet. Şimdi benim pek değerli takipçilerim(!) elbet merak etmiştir. Neden yazmıyor bu kız birkaç gündür diye. Neden yazmıyorum? Çünkü yazı yazacağım yerde, 25 bölümlük animeyi bir günde bitirmekle pek bir meşguldüm. Ve bu anime, benim o güzelim ömrümden 20x25 dakika çaldı ve insanlığımı mahvetti. Evet, çarpmaya üşendim, ehe.

Animeye girmeden önce, ilk beş bölümü bitirdikten sonraki yüz ifademi izninizle paylaşayım.




Ve bütün anime bittikten sonra ben;



Bu gif ve resme göre öyle aşklı meşkli bir anime izlediğimi sanmayın. Dibine kadar kan içeren, devli, savaşlı, hatta 'Uuu yeeee!' dedirten aksiyonlu bir şeydi benim izlediğim. Bütün insanlık duygumu sömürdüğü için de yazıya böyle bir başlık uygun gördüm. Bittiğinde saat gece 11'di ve hemen arkasından uyumaya niyetlendim. Sonucu açıklıyorum, yarım saat aralıklarla sürekli uyandım. Ve sabah uyanmadan önce de tatlı, kek ve dondurma yediğimi gördüm. Hatta kahvaltı için beni uyandırmaya çalışan anneme de "Anne ben tokum yiaa, yeni yedim." demeye çalıştığımı hatırlıyorum. Yani bünyeniz kötü etkileniyor, yapmayın böyle şeyler.

Bu kadar nutuktan sonra artık pek değerli animemin adını da bir daha tekrar edeyim: Shingeki No Kyojin.



Shounen türde, mangasından uyarlanan bir anime. (Shounen nedir bilmeyen? Savaş, kan, silah, uuu yee.) Dünya üzerinde devlerin belirip insanları zevk için tüketmeye başlamalarının ardından kendilerini ellişer metrelik üç duvarın arkasına saklayan bir grup insandan bahsediliyor. Yaklaşık bir asırdır insanlara saldıramayan devler, bir gün aniden devasa bir devin ortaya çıkmasıyla duvarlardan ilkini kırıyor ve ana karakterimizin annesini bir güzel ham yapıyor. Pek değerli mangaka sağ olsun elini hiç sakınmamış, her ayrıntısıyla çizmiş ve kadının kemiklerinin kırılış sesini dahi duyuyorsunuz. Bunu gören Eren intikamını alacağına yemin ediyor ve askeri birliğe katılmak için gün sayıyor.

Çizimleri ve müzikleri acayip iyi. Karakterlerin ve kurgunun da acayip iyi oturduğunu ve hikayeye yakıştığını düşünüyorum. 25 bölüm deyip duruyorum ancak sadece sezon finali yapmış, daha devamı da gelecek. Bu kadar bölüme rağmen hala ortaya çıkmamış şeyler var ve bu da insanı acayip çekiyor. Onun dışında zaman geçişli, olaylar uzun bir zamana yayılmış ki o en başta gördüğünüz minnak Eren'in büyümüş halini izleyeceksiniz. Mangası Japonya'da en çok satan ikinci manga olmuş sanırım, iki milyondan fazla satmış. İzlediğim şeyle kıyaslarsam hak da etmiş. Bütün bölümleri bir günde yuttuğumu da düşünürsek, izlenir mi izlenir.

İlk bölümlerde ciddi ciddi kan gövdeyi götürüyor ki daha çok izleyenin ağzıyla burnunun yer değiştirmesi amaçlanmış bence. İzlerken şekilden şekle giren masum ben, anime bitince hiç de masum değildim, hoho.

İçinde bolca karakter bulunduruyor. İzlerken müziklerin de etkisiyle bayağı bir gaza geliniyor. (bkz.: Savaş sahnelerinde "Yürü be koçum!" diye çığıran ben.) Karakterler bellerine bağladıkları teçhizat sayesinde tam anlamıyla uçuyorlar. Bu arada söylemeden de geçmeyeyim, teçhizatların düşünülmesi bile acayip iyi. Çizimleri de öylesine gerçekçi. Adam işini yapmış yani.


Konudan kısaca bahsettiğimize göre karakterleri açıklayalım.


Eren Jaeger.

Ben ısrarla bu çocuğun Türk olabileceğinden şüphelenmeye devam ediyorum. Neden? (Çünkü hoşuma gidiyor, ehehe.) Bütün insanlığı üç duvarın arkasına sıkıştıran mangaka aynı zamanda bütün milletleri de üç duvarın ardına sıkıştırmış demek. İzlerken arada geçen isimlerden anlayacaksınız, Rus da var Japon da. Neden Türk de olmasın? (Adı da yazıldığı gibi okunuyor. İrın, İrin falan filan gibi değil yani.)

Karakterimize gelirsek, güzel gözlü çocuğumuz.

Aslında diğerleriyle kıyaslandığında aşırı yetenekli sayılamayan, ancak çalışmasıyla bunu kapatan kişiliklerden. Amacı, dünyayı bütün titanlardan temizlemek ve korkarak savaşan askerlere bilmem kaç bölüm başına bir nutuk çekiyor. Herkes gaza geliyor tabii, çocuk konuşmayı biliyor.


Mikasa Ackerman.

İşte benim kızım! Hayatını Eren'e adamış, yetenekleriyle herkesi kendinden geçiren, tek başına normal yüz askere denk tutulan kız karakter. Ölümüne soğuk kanlı, genelde hiç gaza gelip bir şeyler yapmıyor. Ama Eren nereye giderse o da onun peşinden gidiyor. Tek bir derdi var, Eren'i korumak.



Armin Arlert.

Bir bölümünde canına okumak istediğim, cesaretini kazanana kadar ömrümü yiyen karakter. Fiziksel olarak kendisi hiç beğenilmese de zekası sayesinde ortalığı birbirine katan, nutuk verme konusunda Eren'e bin basan, konuşurken düşünebilme yeteneğine sahip bir karakter. Kendini korumaktan bir miktar aciz de olsa, yine de bana kendini sevdirmeyi başardı. Öyle.


Jean Kirstein.

Mikasa'yla beraber en sevdiğim karakter. Evet, başrol değil, ama bu nasıl bir karizmadır, bu nasıl bir hoşluktur! İlk başlarda egosuyla insanı çileden çıkaran, sonralarıysa bir değişime uğrayan karakter. Ups! Evet, spoiler verdim biraz.

Bireysel yetenekleri oldukça yeterli, ama grup çalışmasında çok iyi bulunmuyor.


Levi.

O bir psikopat, manyak. 100 askerden de fazla eder tek başına. Animeye giriş yaptığı an müzik falan da değişir, çizimler bir güzelleşir, devler teker teker devrilir. İlk başlarda ortaya çıkmıyor ama sonraları ortalığı birbirine katıyor. Saç şekline de bitiğim ayrıca. Tam dövmelik şımarık çocuk modunda görünüyor.

Japon izleyiciler tarafından en çok sevilen karakter seçilmiş ankette. Anketi buradan inceleyebilirsiniz. İkinci en çok sevilen de Jean hani.

Karakterlerimizi de burada keseyim. Tabii ki daha çok(tahmin edemeyeceğiniz kadar çok) karakter var ama izleyin, keyfine varın. Ama uyarmadı da demeyin, cidden oldukça şiddetli bir anime. Hiç izlemediyseniz falan sarsabilir. Benim izlediğim ilk bu tür anime olduğundan belki de, ben hiç böyle bir şey çıkmasını beklemiyordum ve bilgisayarın başında nasıl pıstığımı anlatamam. Bir de izlerken iyi gider diye elime aldığım nar da öylece kaldı tabii. Ne yapsaydım yani, yese miydim? Yiyemedim, biricik anneciğime iade ettim.

Her neyse! İzleyin, tırsın. Bitirince de gelin, konuşalım.



Çaylak yazdı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder