30 Temmuz 2013 Salı

Eskilere Dair...

Share
Asalete bak be!


Kimin görüşü nedir bilemem ama, ben mesela bir tarih sever sayılabilirim. Pek değerli ağabeyciğim sağ olsun bana bunu aşıladı, bir bakmışım Osmanlı’yla ilgili yazılar falan okumaya başlamışım. Yani sonuçta insanın tarihini de bilmesi gerek, hele de böyle güzel bir tarihse bu. Geçenlerde bir kitap okumaya başladım da, ondan etkilenmiş olsam gerek böyle bir durgunum yani, saçma sapan hareketlerimde azalma gözlendi. Ama birkaç haftaya özüme dönerim, merak etmeyin. :P


 Osmanlı dedik madem, bir de güzelliklerinden bahsedelim değil mi ama?



O zamanlarda malum herkes bir titizlik, sade bir güzellik içerisinde. (Sanki o dönemlerden çıkıp gelmişim gibi konuştum yahu! :D) Pencerelerden çiçekler sarkıyor ama bu çiçeklerin bile bir anlamı varmış. Günümüzde internet aleminde bu bilgi paylaşılıyor ama yine de söyleyeyim; sarı çiçek varsa ‘Evde hasta var, sessiz olun.’ demekmiş . Kırmızı çiçek ise evde gelinlik bir kız olduğunu belirtir, ‘Kötü söz edip de kalbini kırmayın.’ dermiş.


Kapı tokmakları da ayrı mesele tabii. Bunu sanırım bir gezi programında da görmüştüm, meğer bizde de varmış, okuyunca bayağı şaşırmıştım ben. Kapılarda ikişer tane tokmak olurmuş, biri kalın, diğeri ince ses çıkaran. Eğer gelen kişi bir beyefendiyse kalın olanı çalar, kapıyı evin beyi açar; bir bayansa da ince olanı çalar, evin hanımı kapıyı açarmış. Dehşet güzel düşünülmüş bir fikirmiş bence yani, adamların kafası çalışıyormuş tabi.



Bugünlerde de her misafir geldiğinde yapmadığım için azarlandığım bir olay var, neden ayakkabıları düzeltmedin! Bizde malum ayakkabılar rahat giyilsin diye burunları dışarı dönük koyulur, ama o zaman tam tersi yapılırmış ki bu da ‘Tekrar gelin.’ Demekmiş. Evet, evet, kitabı okudukça ‘Bu ne zarafettir!’ diyip duruyordum. En ince ayrıntısına kadar düşünmüşler ya!




Ha mesela, benim en sevdiğim mesele! Pazarlık! Pazarlık falan yapılmazmış o devirde. Çünkü adamlar zaten verebilecekleri en düşük fiyatı veriyormuş, işin güzelliğine bak ya! Bir keresinde mp3 alacağım diye yola çıktım, 60 lira dediler. Bir iki tur attıktan sonra aynısını bulup fiyatını sordum, 15 lira! Al, buyur, delirme!

Ve son olarak da şunu söyleyeyim; 1500’lü yılların İngiltere’sinde insanların çoğu Haziran’da evleniyormuş. Çünkü ‘senelik’ banyolar Mayıs ayında yapılırmış ve insanlar Haziran’da da pek kötü kokmazlarmış. Ama yine de gelinler, kokmaya başladıkları için ellerine bir buket çiçek alıp öyle düğüne giderlermiş. Çiçek taşıma geleneğinin çıkış olayı da budur.


 Bu temizlik meselesinde aslında çook çooook daha vahim durumlar vardı ama fazla uzatmayayım dedim, sizlere kitabın bir resmini vereyim ve buraları terk edeyim. Tarih merakı olanlara tavsiyemdir, hikaye kitabı tadında bir eser değil ama okudukça kendi çapımda gurur duydum.



 Çok ciddi bir güncel oldu bu vallahi, hiç alışkın değilim böyle yazmaya. Ama idare ediverin gari bu seferlik, haydin sağlıcakla! :D

Ha tarih dedim gerisini unuttum! BAP yeni bölüm şu an eklendi, iyi okumalar! Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim, tekrardan, haydin sağlıcakla! :P

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder