![]() |
| Aslında şu an herkes bu durumda, evet. |
Yine alakaya maydanoz bir yazı yazma telaşesi içerisindeyim.
Aslında önceleri yazmaktan zevk aldığım tek şeyin hikayeler olduğunu
sanıyordum. Tamam, kabul edelim, yazmaktan en çok zevk aldığım tür! Ama fark
ettim ki aslında böyle saçmalamak da çok iyi geliyor insana ya hu. Mesela hiç
tanımadığınız biriyle :kırkyıllıkkanka: muhabbeti açtığınız oldu mu? Hah! İşte
bu tam da :kırkyıllıkkanka: muhabbeti oluyor. Kırk yıl dedim de canım kahve
çekti bak. Ramazan mübarek ay. Evet.
Tam da şu an keşfetmiş bulunmaktayım ki, blog adını çekirge
falan da koyabilirmişim. Oradan oraya atlayıp duran kişiliğimden ötürü yani,
anladınız siz. Tamam tamam, susuyorum.
Bugünkü dehşet araştırma konum da ‘Ramazan’ üzerine olsun
diyerek yola çıkmıştım aslında, ama görüyorsunuz ki işsizlik başa bela. Yine
saçmalamaya daldım, konuyu falan da bıraktım. En iyisi ‘ramazan’la ilgili pek
değerli(!) görüşlerimi, anılarımı ve bilumum düşüncelerimi yazmaya başlayayım.
Aslında ramazan, oruç falan deyince aklıma gelen şu; ben
daha küçükken dedem evde depolanan pidelerden birini kapar, pidenin şu alçak
kısımlarına birer zeytin tanesi koyar, tam ezan vakti evden kaçarcasına
çıkardı. Tabii ki o zamanlar ufaklığın teki olan ben bu duruma hiçbir anlam
veremezdim, hatta bunu bir ‘gelenek’ olarak bile nitelendirmiş olabilirim,
yaparım yani. Ben bunu anlamazdım ama herhalde herkes anlamıştır sebebi. Camiye
yetişecekmiş adam. Ben ne bileyim ama? Eve gelen pideler bir bir geri gidiyor
sonuçta, bu çok şüpheli bir durumdu benim için.
Oruç söz konusu olunca en çok hayıflandığım ve en çok
güldüğüm şeyse bir zamanlar ne kadar saf olduğum düşüncesidir. Şimdi siz
nedenini soracaksınız. Çünkü ve çünkü, hatırladığım kadarıyla üçüncü sınıfta
orucunu tam(!) tutan şirin mi şirin bir kız çocuğu olan ben, aslında orucun
felsefesini baştan kaçırmışım. Benim için oruç demek yemek yememek demekti ve
kimse bana oruçluyken su içilmeyeceğini söylememişti. Evet, her acıktığımda
okulun malum çeşmesine koşturup kana kana su içerdim ve belki de sınıfımı da bu
masumane düşüncemle zehirlemiş olabilirim. Öyle bir gün iki gün de sürmedi bu,
oruçluyken su içilmeyeceğini öğrenmem bu olaydan bir iki sene sonra oldu
herhalde. Allah affetsin, durum vahim yani.
Evet, ramazanla
ilgili dehşet fikirlerimi paylaştım, şimdi de eskilerden bir şeyler paylaşayım. Mesela Dizi İncelemeleri'nde Gumiho var! Okuyunuz, okutunuz!
Sonracıııma, bir de yeni sayfamız var nur topu gibi, Beyaz Audili Prens! Uzun soluklu son hikayemdir kendisi, okumayanları okumaya davet ediyorum efenim, face aleminde yayınlanmıştı ama buraya ilk bölümü bugün teşrif ediyor. Buyurunuz, okuyunuz.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder