29 Temmuz 2013 Pazartesi

Ramazan dediler, tuttuk.

Share
Aslında şu an herkes bu durumda, evet.


Yine alakaya maydanoz bir yazı yazma telaşesi içerisindeyim. Aslında önceleri yazmaktan zevk aldığım tek şeyin hikayeler olduğunu sanıyordum. Tamam, kabul edelim, yazmaktan en çok zevk aldığım tür! Ama fark ettim ki aslında böyle saçmalamak da çok iyi geliyor insana ya hu. Mesela hiç tanımadığınız biriyle :kırkyıllıkkanka: muhabbeti açtığınız oldu mu? Hah! İşte bu tam da :kırkyıllıkkanka: muhabbeti oluyor. Kırk yıl dedim de canım kahve çekti bak. Ramazan mübarek ay. Evet.

Tam da şu an keşfetmiş bulunmaktayım ki, blog adını çekirge falan da koyabilirmişim. Oradan oraya atlayıp duran kişiliğimden ötürü yani, anladınız siz. Tamam tamam, susuyorum.

Bugünkü dehşet araştırma konum da ‘Ramazan’ üzerine olsun diyerek yola çıkmıştım aslında, ama görüyorsunuz ki işsizlik başa bela. Yine saçmalamaya daldım, konuyu falan da bıraktım. En iyisi ‘ramazan’la ilgili pek değerli(!) görüşlerimi, anılarımı ve bilumum düşüncelerimi yazmaya başlayayım.

Aslında ramazan, oruç falan deyince aklıma gelen şu; ben daha küçükken dedem evde depolanan pidelerden birini kapar, pidenin şu alçak kısımlarına birer zeytin tanesi koyar, tam ezan vakti evden kaçarcasına çıkardı. Tabii ki o zamanlar ufaklığın teki olan ben bu duruma hiçbir anlam veremezdim, hatta bunu bir ‘gelenek’ olarak bile nitelendirmiş olabilirim, yaparım yani. Ben bunu anlamazdım ama herhalde herkes anlamıştır sebebi. Camiye yetişecekmiş adam. Ben ne bileyim ama? Eve gelen pideler bir bir geri gidiyor sonuçta, bu çok şüpheli bir durumdu benim için.

Oruç söz konusu olunca en çok hayıflandığım ve en çok güldüğüm şeyse bir zamanlar ne kadar saf olduğum düşüncesidir. Şimdi siz nedenini soracaksınız. Çünkü ve çünkü, hatırladığım kadarıyla üçüncü sınıfta orucunu tam(!) tutan şirin mi şirin bir kız çocuğu olan ben, aslında orucun felsefesini baştan kaçırmışım. Benim için oruç demek yemek yememek demekti ve kimse bana oruçluyken su içilmeyeceğini söylememişti. Evet, her acıktığımda okulun malum çeşmesine koşturup kana kana su içerdim ve belki de sınıfımı da bu masumane düşüncemle zehirlemiş olabilirim. Öyle bir gün iki gün de sürmedi bu, oruçluyken su içilmeyeceğini öğrenmem bu olaydan bir iki sene sonra oldu herhalde. Allah affetsin, durum vahim yani.


 Evet, ramazanla ilgili dehşet fikirlerimi paylaştım, şimdi de eskilerden bir şeyler paylaşayım. Mesela Dizi İncelemeleri'nde Gumiho var! Okuyunuz, okutunuz!

Sonracıııma, bir de yeni sayfamız var nur topu gibi, Beyaz Audili Prens! Uzun soluklu son hikayemdir kendisi, okumayanları okumaya davet ediyorum efenim, face aleminde yayınlanmıştı ama buraya ilk bölümü bugün teşrif ediyor. Buyurunuz, okuyunuz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder