26 Ekim 2013 Cumartesi

Anime Denen Şey?

Share

Önceki yazılarımın kıyısında köşesinde, hiç alakasız bir konu olsa da bir tarafında mutlaka bahsettiğim şey bu: 'Anime ve Manga'

Diyorum ki, artık şu olaya bir açıklık getireyim, konunun cılkı çıkmadan açıklayayım da içim rahat etsin.
Geçen sene derste anime izliyorum diye "Aha çekikler bitti, çizgi filmler başladı!" diyen arkadaşım, bu yazı da benden sana gelsin.



İlk söylenmesi gereken şey, anime, 'çocuklara hitap eden, her fırsatta cırtlak cırtlak şarkılar söyleyip parmakla sayı sayan bir çizgi film bozuntusu' değildir! Tabii bunun için çizilmiş olanları da vardır ama her konuya hitap eden bir şeyler de bulursunuz mutlaka içinde. Ve de 90'lı yıllarda doğmuş her çocuğun anime izlediğini de iddia edebilirim. Çünkü şunlar da boru değil;


Tsubasa izlemeyen çocuk? Yok öyle bi çocuk.


Pokemon da mı izlemedin be insafsız! Tasoları vardı bunların, çok severdim oynamayı hee.


Mahallenin kızları olarak biz de bunu izliyorduk. Öyle de manyak gibi izlerdim valla. Saçlarımı öyle yapsın diye annemin de başının etini yerdim. Hepimiz maldık.

Evet, herkesin bir anime geçmişi olduğundan da emin olduğumuza göre, daha detaylı konuşmaya başlayabiliriz.

Anime dendiği zaman şu adamı tek geçerim;

Hayao Miyazaki.



Bu nur yüzlü amcamız yıllarını animeye vermiş, saçlarını çizim yaparken ağartmış, Disney'le karşılaştırılan birisidir ki eğer tek bir filmini bile izlerseniz, neden böyle söylendiğini anlarsınız. Animasyonun canına okur, yeteneğin de adamın da dibidir. Üstelik bilgisayar kullanmaz ve her bir çizgiyi kendi elleriyle çeker. Teknolojiye de meydan okuyan birisi anlayacağınız. Ufak bir araştırma yapmaya niyetlenirseniz de Wiki'de onunla ilgili her bir bilgiyi bulabilirsiniz. 1941 doğumlu olduğunu görünce de şaşırmayınız, boşuna amca demiyoz.

Ben nasıl mı keşfettim? TRT Çocuk sağolsun bir ara hep bu adamın filmlerini çıkarıyordu. Hayır canlarım çizgi film izlemek gibi bir fantezim yok, ama kardeşim var, ivet.

Hangi filmler?

Bu amcamızın içinde bulunduğu çok fazla yapım var tabii, ama ben daha çok bilinenlerini yazayım ki sıkmayayım.

Rüzgarlı Vadi



Teee 1984 yapımı bir film ki o zamanlar daha siyah beyaz televizyonlar olduğunu var sayacak olursak, filmin çok ama çok kaliteli bir görsele sahip olduğu gözlerimizin önüne serilir. (NEFESİ BİTTİ) Evet. Doğayla insan ilişkisini anlatıyor biraz da. Bence herkes izleyebilir, yaşı küçük olan macerasından, yaşı büyük olan da temasından yararlanır diye düşünüyorum ben.

Gökteki Kale



Ehe bu da 1986 yapımı bir film. Yine güzel. Hayao filmi, izlenir yani. (Yıllar önce izlediğinden hiçbir şey hatırlamıyor.)

Sıkıldım he, bari en sevdiklerimi de verip bırakayım, sanki ders anlatıyoruz da burada.

Ruhların Kaçışı



İşte hayal gücüne ayrı, çizim becerisine ayrı, müziklerine ayrı aşık olduğum film. Ayrıca Oscar ödülü kazanan ilk animedir kendisi, ödülü yeter kendini anlatmaya zaten. 2001 yapımı.



Filmi özlediğimi fark ettim, yine mi izlesem acaba? :3



Bu ejderhaya bitiğim.



Adam düşüyor yani hacılar.



Ehe yine bizim ejder.



Tiplere gel! :D Filmde en çok sevdiğim ayrıntılardan biri de buydu.
İzleyiniz, izletiniz.

Son olarak da...

Howl'un Yürüyen Şatosu

Ciddi manada bu insanın böyle şeyleri düşünebilmiş olmasına aklım ermiyor ya hu! Saf hayal gücü!



Filmde çok sevimli bir ateş parçası göreceksiniz, odun'yiyen', farklı yerlere açılan tek bir kapı göreceksiniz, hislerine göre gençleşip yaşlanabilen birini göreceksiniz, her tür deliğe girebilen sümüğümsü(:P) siyah maddeler göreceksiniz, bir büyücü ve binbir çeşit büyü göreceksiniz. Bütün fantastik filmleri ezip geçen bir yapımdır bence, 2004 yılında yapılmış.

Müzikleri de ayrı bir güzeldir. Özellikle bitiş müziğini çok sevmiştim, çok ama çok hüzünlü bir parçaydı. Ve ayrıca İngilizce yapımını Josh Hutcherson abimizin (!) de seslendirdiği gerçeği. Kim diyecek olan varsa eğer, Açlık Oyunları'ndaki Peeta'dan bahsediyorum.

Kısaca böyle, izleyin! :)


Çaylak yazdı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder