23 Ekim 2013 Çarşamba

Üniversite! (Kazanmak mı, okumak mı?) -1

Share
Bu sene, ben de bilmem kaç milyon insanla aynı kaderi paylaşıp bir üniversiteye kapağı attım. Ve bir iki soruyu gün yüzüne çıkartmaya da bu sayede karar verdim.

-Üniversiteyi kazanmak mı zor, üniversitede okumak mı?

-Memleketinde okumak mı, yoksa başka bir şehirde okumak mı?

Bu sorular böylece uzayıp gider, ama ben yine de kendi çapımda bir şeyler söyleme gereği duydum. Belki bütün sorulara bir cevap olmaz ama bir şeylere cevap niteliğinde olacağını düşündüğüm bir yazıyı, yine kurgusuz bir saçmalama içerisinde yazıyorum gitsin.




Öncelikle 12. sınıf dediğimiz gerçek, içi bolca stresle doldurulmuş ve müzik, uyku gibi çıkış yöntemleriyle atlatılmaya çalışılan, sınav da sınav diye diye insanın insanlığından soğutulduğu saçma sapan bir okul döneminden başka bir şey değil. Bütün bu negatif özelliklere rağmen, nereden geldiği bile belli olmayan bir hisle özlenen bir okul dönemi. Kısaca hastalık da diyebiliriz. Bu hastalık şöyle de kendini gösterebilir;

Kız öğrencilerde her fırsatta zırlama, durmadan fotoğraf çekinme dürtüsü, her konuşmada 'artık ayrılıyoruz' içerikli bir iki cümle. Ayrıca uyku ve müzik de bu özellikler arasında sayılabilir.

Erkek öğrencilerde ise ben şahsen pek bir farklılık göremedim. Hala bir böğürmeler, efendime söyleyeyim gülme sesi kılıklı farklı ses efektleri, teneffüslerde şişe kapağı savaşları, öğle aralarında basketbol vs. vs. Hayır, feminist değilim sayın seyirciler. Ama tahminimce onlar da kendi çaplarında bir şeyler yaşamışlardır. Tabi manyak gibi soru çözen kafile bunun dışında. (bkz.: arka sırada oturan, 3 günde bir fen soru bankası bitiren arkadaşım.)

Şaka kısmı bir yana, hem aileden hem okuldan hem de eğer varsa dershanelerden gelen baskı, çoğu kişide manyak hareketler olarak sonuç buluyor. Zira ben de o her fırsatta zırlayan öğrenci grubuna dahildim diyebilirim. Ve bunları yaşayan biri olarak da yine kendi çapımda sallıyorum.

Bu olaydan kurtulmak için ne yapmak gerekir?

1- Öncelikle bir sakin olmak gerekir yani. Hayır stres olup ne yapcan bacım? Hiçbi şey yapamazsın, ben sana söyleyeyim.

2- Aileden gelen, "Doktor olcak benim oğlum/kızım!" nidaları duymazdan gelinecek. O aileye sesleniyorum buradan, yapma teyze yapma. Bak, benimkiler öyle diye diye tıptan soğuttu beni. İnadına çalışmadım, dizi izledim. Yapma yani, olmuyor öyle deyince.

3- Gecenin saat üçüne kadar kasma. Çünkü hiçbir işine yaramaz. Genelde bu öğrenci tipi, bir hafta boyunca tek bir soru bile çözmeyen, bir gün aniden gelen soru çözme isteğine kapılıp manyayan öğrenci tipi oluyor. Tabi olmaya da bilir, işe de yarayabilir. Sen her gün çöz hacı, annemin tabiriyle tabakhaneye şey mi yetiştiriyon? Günler ipe mi dizildi?

4- Müzikle soru çözmek. Bu kişisine ve dersine göre değişen bir konu. Ben ne yaptım? Matematik çözerken bangır bangır müzik dinledim, çok da güzel oldu. Ama biyolojide olmuyor o iş. Eğer alışmışsan yap, alışmamışsan bulaşma. Gereksiz.

5- Seminer falan bulursan git hacı. O anlık gaz sana iyi gelir çünkü. Zaman kaybı olarak görme. Git.

6- Abartma. Kendin ol. Kafayı yeme, kimseye bulaşma. Düşman edinme. Adam gibi mezun ol git yani.

7- der, şu resmi ekleyip susarım. İşte bunu yapma.



Son olarak da 8- Bu yazıyı okumaya harcadığın süreyi, internete girmek için kullandığın süreyi çöpe attığını bil hacı. Ne işin var lan senin burda? Git çalış, manyak.

Tabi şimdi bu yazıyı okuyan mezun arkadaşlar diyecek ki: "Sana mı kaldı lan bu iş?" Ben de diyeceğim ki: "Sana kalmasa bana kalmasa kime kalacak lan bu iş?"

Bu yazı daha çok üniversiteye kazanmak üzerine bir yazı oldu, sonra bi ara(üşenmezsem) okumak üzerine de bir yazı yazarım inşallah. :P



Çaylak yazdı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder